Son dönemde bazı medya organlarında Türk Telekom hakkında yanlış bilgi ve rakamlara dayalı iddialar yer almaktadır. Bu iddialar arasında Türk Telekom’un 2005’teki özelleştirme sürecinde ve hali hazırda gerekli şeffaflığın olmadığı yönünde ifadeler kullanıldığı ve bu algıyı oluşturacak şekilde Türk Telekom adres gösterilerek bazı sorular sorulduğu görülmektedir. Kamuoyunun doğru bilgiye erişimini sağlamak ve Türk Telekom’a ilişkin gerçekleri paylaşmak amacıyla doğru bilgi ve rakamlarla söz konusu iddialara yönelik bir açıklama yapma gereği görülmüştür. Bu açıklamada, yalnızca Türk Telekom hakkındaki yanlış bilgileri düzeltmek ve yapılacak tüm yorumların da doğru bilgiler kullanılarak yapılması amaçlanmıştır. Açıklamamızda Türk Telekom’un hissedarlarına ya da onlara finansman sağlayan diğer kurumlara yönelik iddialar hakkında taraf olmadığımızdan ötürü herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Türkiye’nin lider bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi Türk Telekom, 34 bine yakın çalışanıyla ve ödediği yüksek meblağdaki lisans bedelleri ile kurumlar vergisinden, temettüye ve hazine katkı payına kadar pek çok kalem altında ülke ekonomisine milyarlarca liralık değer yaratmaktadır. Yüzde 15’i halka açık olan Türk Telekom’un yönetim kadrolarındaki isimler, bilançosu ve bunun gibi her türlü faaliyeti, Sermaye Piyasası Kurumu düzenlemeleri ve Kurumsal Yönetim ilkeleri çerçevesinde son derece şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmaktadır.
İDDİA 1: “Türk Telekom'un 40 ve belki de 50-60 milyar TL'ye varan borcunu Türk halkı mı ödeyecek?”(1)
GERÇEK: Türk Telekom’un net borcu Kamuya Açıklanan
bilançosundan da görülebileceği gibi Haziran 2017 itibariyle 12.6 milyar TL’dir. Net borcun faaliyet karına (FAVÖK) oranı olarak bakıldığında Türk Telekom’daki borç seviyesi yabancı benzer şirketlerin altındadır.
İDDİA 2: “Madem devlet Türk Telekom’a bizim adımıza yani Türk halkı adına el koyacak, o halde Türk halkının, bu şirkete ne şartlarda el konulduğunu görme hakkı var. Gerçi verilirken (yani özelleştirme sırasında) ne şartlarda verildiğini de kimse öğrenemedi. Kim bu şartları sorsa, 12 yıldır “ticari sır” denilerek gösterilmedi.”
(2)
GERÇEK: Türk Telekom’un websitesinde ve Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda yer alan
Esas Sözleşmesinde ana ortağın temerrüte düşmesi halinde hazinenin elindeki haklar açıkça belirtilmiştir. Buna göre, devlet hisselere el koyacak argümanı yanlıştır. Doğrusu, hazinenin ana ortağın temerrüte düştüğü hallerde yönetim kuruluna üye atama yetkisine sahip olmasıdır. Özelleştirilme sırasında Türk Telekom’un ne şartlarda özelleştirildiğine dair veriler, ticari sır değildir. Türk Telekom’un 2008’deki halka arzında kamuoyuyla paylaşılan
‘halka arz izahname’sinde ve şirketimizin websitesinde Türk Telekom’un, 2005, 2006 ve 2007 yıllarına ait bilançosu ve finansalları detayları ile yer almaktadır.
İDDİA 3: “Bu yılın 6. ay sonu bilançosuna bakıldığında, 6,7 milyar TL kısa vadeli ve 14,7 milyar TL uzun vadeli olmak üzere 21,4 milyar TL yükümlülükleri olduğu görülüyor. Bunun 11,1 milyar TL’si bankalara olan kredi borçları ve 3,5 milyar TL’si de ihraç edilmiş tahvil/bono türü borçlar olarak gözüküyor. 3,1 milyar TL ise ilişkili olmayan taraflara ticari borçlar. Türk Telekom’un bankalara, ticari borç ve tahvil cinsinden 19,7 milyar TL borcu var. Yani ortada toplam 35,7 milyar TL gibi bir borç rakamı gözüküyor. Diğer yandan spekülasyonlar doğru ise OTAŞ üzerinden hazine garantili borç da ilave edilirse, neredeyse 61 milyar TL gibi bir rakam gözüküyor.”
GERÇEK: Türk Telekom’un websitesinde ve Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda paylaşılan 2017 ilk altı ayına ait
bilançosuna göre bankalara 11.3 milyar TL borcu bulunmaktadır. İhraç edilen tahvil ile birlikte Türk Telekom’un toplam faize tabi finansal borcu yazıda belirtildiği gibi 19.7 milyar TL değil 14.8 milyar TL’dir (şirketin mevcut nakit pozisyonu göz önüne alındığında net borç pozisyonu 12.6 milyar TL’dir). Ticari borç, faaliyetlerin olağan akışında tedarikçilere olan borçlardır. Yazıda bu rakam da bankalara olan borç gibi gösterilip üzerine eklenmiştir. Ayrıca, Türk Telekom’un %55 hissesine sahip olan OTAŞ’ın borcu da Türk Telekom’un borcu üzerine eklenip tamamen yanlış bir rakama ulaşılmıştır. OTAŞ, ayrı bir tüzel kişiliktir ve bahsi geçen borç OTAŞ’a aittir. Türk Telekom’un borcu gibi düşünüp üzerine eklemek yanlış ve yanıltıcıdır.
İDDİA 4: Kendileri her bir çeyrek sonucunu bir başka açıdan “rekor” diye anons etseler de, dolar bazında baktığımızda 11 yılda şirketin cirosu 7,3 milyar dolardan, 5,3 milyar dolara düşmüş.”(4)
GERÇEK: Türk Telekom’un
websitesinde ve Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda paylaşıldığı gibi ciro, 2005’te 7.4 milyar TL iken 2016 yılsonu itibariyle 16.1 milyar TL olmuştur. Şirket, Türkiye’de faaliyet göstermektedir ve de gelirlerinin tamamına yakını TL cinsindendir. Dolayısıyla mantıklı olan, karşılaştırmayı TL cinsinden yapmaktır ve TL cinsinden gelirlerimiz 2016 yılsonu itibariyle 2005’e göre %118 büyümüştür. Ancak, yine de dolar kuruna çevrilecekse ilgili yılın ortalama dolar kuru kullanılmalıdır. Buna göre 2005’te Türk Telekom’un cirosu 5.5milyar $’dır. Haberde belirtildiği gibi 7.3 milyar $ değildir.
Hatırlanması gereken diğer bir konu 2005 yılında Türk Telekom’un gelirlerinin %83’ünün sabit ses servisinden oluştuğu gerçeğidir. 2016’ya gelindiğinde ise sabit sesin toplam gelir içerisindeki payı sadece %17 seviyesindedir. Büyümekte ve gelişmekte olan servisler ise 2016’da toplam gelirlerin %83’ünü oluşturur hale gelmiştir. Türk Telekom bu büyük dönüşümü toplam gelirlerini sağlıklı bir biçimde artırarak gerçekleştirmiştir. Türk Telekom, 2005 yılı sonundan 30 Haziran 2017’ye kadar geçen sürede toplam 14,3 milyar USD karşılığı 28,3 milyar TL tutarında mobil, sabit altyapı, katma değerli servisler, teknoloji, şirket satın alımları gibi yatırımlar yaparak teknolojik dönüşüme liderlik etmiş ve de gelirlerinin büyük bir kısmını gelişmekte olan hizmet ve ürünlerden yaratan bir şirket haline gelmiştir.
İDDİA 5: “…Yani ne Türk Telekom karlı bir şirket olabildi, ne de sektör oluşabildi... sadece bu iktidardan önce lisans alıp, müşteri kazanmış olan mobil operatörler ayakta kalabildiler. "Ne Türk Telekom olabildi!!" derken, zaten 7 kocalı Hürmüz misali, her önüne gelenin müdahele ettiği bu yapıda ne olabilir ki? Bugünkü gördüğümüz manzara olabilir sadece...”
(5)
GERÇEK: Türk Telekom’da operasyonların doğru yönetilip yönetilmediğine ilişkin bir analiz yapılmak istenirse borsada işlem gördüğü ilk günden bu yana hisse performansına bakılabilir. Buna göre, 15 Mayıs 2008’de hisseleri borsada işlem görmeye başlayan Türk Telekom, bugüne dek yatırımcısına %153 getiri sağlamıştır. Aynı dönemde sektördeki en yakın benzer oyuncu yatırımcısına %96 getiri sunmuştur.
İDDİA 6: “….Ancak Meclis'e sunulan 130 maddelik torba kanun tasarısının, borç içindeki Türk Telekom'u bazı vergi ve ücretlerden muaf tutacak düzenlemeler içerdiği ortaya çıktı. Fatih Projesi yoluyla Türk Telekom'a sağlanacak mali kolaylıklar şirketi kurtarma operasyonu olarak yorumlandı.”
(6)
GERÇEK: Tasarı halindeki bu düzenleme ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’na eklenen Geçici 38 inci madde ile “maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren düzenlenen sözleşmelere” istinaden Milli Eğitim Bakanlığı (“MEB”) tarafından “Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi” (“FATİH”) Projesi kapsamında yapılan mal ve hizmet alımlarında uygulanmak üzere çeşitli konularda istisna getirilmesi öngörülmektedir. Tasarı kapsamında Şirketimize özel olarak yapılmış hiçbir düzenlemeye yer verilmemiş, Haber içeriğinde de “Türk Telekom'u bazı vergi ve ücretlerden muaf tutacak düzenlemeler”in neler olduğu konusunda hiçbir surette açıklama yapılmamış ve kamuoyu yanıltılmıştır. Öncelikle belirtilmelidir ki, kapsamını, Ülkemizdeki tüm okullara akıllı tahta sisteminin kurulması, internet erişiminin sağlanması ve öğrencilerin tabletler üzerinden ders içeriklerine ulaşması olarak özetlenebilecek FATİH Projesi’nde, 3. Faz’daki okullar için MEB tarafından gerçekleştirilmesi hedeflenen ihale Şirketimiz ile birlikte tüm diğer operatörlere de açık olarak yapılacaktır. Dolayısıyla Şirketimizin ihaleyi kazanamaması durumunda, Haberde konu edilen düzenleme Şirketimize uygulanmayacaktır. Öte yandan, belirtilmelidir ki, Tasarı kapsamında düzenlenen muafiyete konu vergiler “Dolaylı Vergiler” olarak adlandırılan harcama üzerinden alınan vergilerdir ve bu söz konusu vergilerin asıl mükellefi operatörler değil, idaredir. Başka bir ifade ile düzenleme ile getirilmek istenen muafiyet ve istisnalar, esas itibariyle hizmetten yararlanan konumunda olan MEB’in yükünü hafifletmeye yönelik olup, Devletin FATİH projesi için gereksinim duyacağı kaynağın azalması sonucunu doğuracaktır. Bu durum, Tasarı’nın gerekçesinde de açıkça anlatılmıştır. Bu nedenlerle Haberde, yazar tarafından en ufak bir araştırma dahi yapılmadan, MEB’in mali yükünün azaltılması amacıyla getirilen bir hukuki düzenlemenin, kamuoyunu yanıltmak maksadıyla Tasarı’nın Türk Telekom’a maddi bir fayda sağlamak amacıyla düzenleniyormuş gibi yansıtılması Haber’in yanlış kaleme alındığını açıkça göstermektedir.
***
SORU 1: Oger’in Türk Telekom’u satın aldığı sırada şirketin kasasında nakit fazlası olduğu biliniyordu, bu para Oger’e mi kaldı?
(7)
CEVAP:Halka arz izahnamesinde uygun olarak, özelleştirme tarihinde mevcut nakdin günlük operasyonların yürütülebilmesi için gerekli 350 milyon TL’lik kısmını aşan tutar ve 2005 yılı karının özelleştirme dönemi öncesine ait kısmının tamamı Hazineye aktarılmıştır. Bu tutarların toplamı 3.8 milyar TL’dir. Dolayısıyla, yüklü miktarda nakdin şirketin kasasında kaldığı ve OTAŞ’a geçtiği şeklinde sık sık tekrar edilen iddialar yanlıştır.
Türkiye’nin lider bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi olarak doğru bilgi ve belgelere dayandırıldığı sürece medyanın her türlü haber yapma ve olumlu/olumsuz görüş bildirme hakkına saygılıyız. Türkiye’nin stratejik öneme sahip ve de halka açık şirketlerinden biri olan Türk Telekom’u yıpratacak her türlü yanlış haberin düzeltilmesi konusunda bu açıklamada olduğu gibi bundan sonraki süreçte de daha hassas olacağımızı bir kez daha kamuoyuna saygıyla sunarız.
Kaynaklar*:
(1) T24 internet gazetesinde 2 Ekim 2017’de yayınlanmıştır
(2) T24 internet gazetesinde 2 Ekim 2017’de yayınlanmıştır
(3) T24 internet gazetesinde 2 Ekim 2017’de yayınlanmıştır
(4) T24 internet gazetesinde 2 Ekim 2017’de yayınlanmıştır
(5) T24 internet gazetesinde 2 Ekim 2017’de yayınlanmıştır
(6) Sözcü gazetesinde 7 Ekim 2017’de yayınlanmıştır
(7) Habertürk gazetesinde 4 Ekim 2017’de yayınlanmıştır
*İddia ve sorular, yazılardan aynen alınmıştır.